11 Temmuz 2014 Cuma

İşte başladık!

Bir haftadır bölgedeki izinleri tamamlamaktan evimizi hazırlamaya, atölye mekanımızı temizlemekten köyde çalışmalarımıza katılacak çocukları çağırmaya, başlangıç için tüm hazırlıklar için koşturan ilk ekibimiz Atilla, Deniz, Gülnaz ve Gündüz bugün atölyemizi kurdular.

Çocukların yardımıyla eşyalarımız taşındı içeriye. Atölyeyi süslemek için çocuklarla resimler yapıldı. Resimlerimiz atölyenin dış duvarına da asıldı ama rüzgar uçurunca şimdilik topladık resimlerimizi.
Yarın başka bir çözüm bulup yeniden asacağız.
 
İlk grubumuzun birinci haftası dolarken ikinci grubumuz yarın Elmadere'ye ulaşıyor.
 
Emekleri için hepsine çok teşekkürler. En çok onlar yoruldu galiba.

Şimdi atölye zamanı...

 



 
 

5 Temmuz 2014 Cumartesi

Yolculuk

Elmadere Fotoğrafçı Çocuklar Atölyemiz için arkadaşlarımız cumartesi sabahı yola çıkıp köydeki hazırlıklara başladılar.
Fotoğraf Vakfı ve Galata Fotoğrafhanesi'nin birlikte organize ettiği Soma yakınlarındaki Elmadere köyünde yapılacak fotoğrafçı çocuklar atölyesi için ilk grupta yer alan dört arkadaşımız Elmadere'ye ulaştı.

En zor iş onların.

Kendilerinden sonraki tüm grupların sorunsuz çalışabilmeleri için gereken ortamı hazırlayacaklar, atölyeye katılacak çocuklar ve aileleri ile görüşecekler, eski köy kahvesini atölye mekanına dönüştürecekler.

Hepsine kolaylıklar diliyoruz...
 
 
  
 





2 Temmuz 2014 Çarşamba

Gidiyoruz

 Sonunda Temmuz geldi. Hem de hiç bekletmeden.

Bir buçuk aydır hazırlıklarını yürüttüğümüz; eğitimler aldığımız; neler yapmalı, nasıl yapmalı, uzun uzun tartıştığımız; buluşmak için heyecanlandığımız Somalı çocuklarla yaz boyunca yürüteceğimiz fotoğraf atölyelerimiz bu hafta sonu Elmadere Köyü'nde başlıyor.

Fotoğraf Vakfı ve Galata Fotoğrafhanesi gönüllülerinden ilk ekip, Temmuz ve Ağustos ayları boyunca madencilerin çocuklarıyla fotoğraf çalışması yapmak üzere cumartesi günü Kınık'ın Elmadere köyüne gidiyor.

Elmadere'de yapılacak atölye çalışmalarında iki ay süresince 100'e yakın çocuk ve genç ile çalışmayı planlanıyoruz.

Geçtiğimiz hafta sonu dört arkadaşımız köye giderek çalışma yapılacak alanları belirlediler, hazırlıkları başlattılar.

Hafta hafta değişecek ekiplerle yürüteceğimiz çalışmanın seyrini ve fotoğraflarını da buradan sizinle paylaşmaya devam edeceğiz.

Çalışmanın giderlerini karşılayabilmek için Fongogo'dan açtığımız kampanyamızın son 6 gününe girdik.

Siz de maddi destekte bulunmak, kampanyamızı başarıya ulaştırmak için katkı sağlamak isterseniz kampanya detaylarına ve bağış seçeneğine buradan ulaşabilirsiniz:
http://www.fongogo.com/p/somali-fotografci-cocuklar-atolyesi#proje 

 

24 Ocak 2014 Cuma

Çocuk ve Travma

ÇOCUK VE TRAVMA

Nur Dinçer


Travma, kişinin kendisinin veya diğerlerinin yaşamına, fiziksel bütünlüğüne, sevdiklerine, inanç sistemine kast eden, ölüm, yaralanma, tehdit durumlarını deneyimleme veya tanık olması durumudur.
Travmatik olaydan sonra tüm çocuklar aynı tepkileri, aynı zamanda ve aynı devamlılıkta göstermez.


TRAVMA SONRASI ÇOCUKLARDA GÖZLENEBİLECEK REAKSİYONLAR NELERDİR?

¥    Korku ve kaygı;
¥    Anne baba ya da yakın kişilerden ayrılmakta güçlük çekme;
¥    Korkulu rüyalar;
¥    Yanlız yatmaktan, gök gürültüsü ve şimşekten, yabancılardan korkma gibi yeni korkuların oluşması;
¥     Eskiden hiç yapmadığı davranışları yapmaya başlamak, örneğin bebeksi davranışlar ya da yaşından beklenmeyecek davranışlar
¥    Seslere aşırı tepki gösterme;
¥    Öfke nöbetleri, saldırgan davranışlar;
¥    İçe kapanma; Aktivitelere, oyunlara karşı duyulan isteksizlik;
¥    Aşırı hareketlilik;
¥    Anne babayı eskisinden daha duyarlı bir halde izleme, onların seslere ya da diğer insanalar nasıl tepki verdiklerini aşırı dikkatle izleme;
¥    Okul başarısında düşme, Okula devamsızlık, isteksizlik;
¥    Dikkatte azalma;
¥    Takıntılı bir biçimde travma ile ilgili tekrarlanan oyunlar;
¥    Olaya ait tekrar eden hatırlamalar, olay ile ilgili konuşma;
¥    Sebebi bulunamayan mide bulantısı, karın ağrısı, baş ağrısı, beslenme ve uyku düzensizlikleri gibi fiziksel belirtiler;

Travma;

¥    çocukların zayıf noktalarını bulur
¥    yeni problemlere yol açabilir
¥    var olan problemleri şiddetlendirebilir
¥    Travma çok güçlü bir tetikleyicidir. Daha önce yaşanmış olan büyük küçük travmaları da harekete geçirir.

Ancak çocuklarda problem davranışların oluşmasının tek nedeni travma değildir. Ayrıca:
⎫    Kişilik özellikleri,
⎫    Birikmiş yaralar, olumsuz tecrübeler,  önceki travmalar,
⎫    Bakım veren kişi-anne- ile sağlıklı bağlanma çocuğun travmatik olaydan etkilenme derecesini belirler.

Çocukta güvenli bağlanma çocuğun stresli ve travmatik olaylarda etkilenme derecesini ciddi oranda azaltır. Travma sonrasında daha çabuk iyileşme sağlar.
Bununla birlikte, travmatik deneyimin yol açtığı duyguların ve inançların işlenmemiş olarak duvarın arkasına itilme ihtimali

¥    Çocuğun sosyal desteği az ise,
¥    Acıya tahammül eşiği düşük bir kişilik yapısı var ise,
¥    İrili ufaklı travmatik olay yığını büyük ise,
¥    Güvenli bağlanamamış bir çocuk ise,
¥    Bağlanma figürleri geçmiş yaşamda çocuğu yeterince koruyamamış ise,
¥    Anne ve baba da travmatize olmuşsa artar.

Travmatik etkinin şiddeti şu unsurlara bağlı olarak değişir:
⎫    Travmanın doğası, şiddeti (doğal afet mi, insanın sebep olduğu bir felaket mi ?…)
⎫    Direkt deneyimlemek,
⎫    Duymak veya televizyondan izlemek,
⎫    Kimi etkilediği (kendisi, ailesi, tanıdığı veya bir yabancıyı…)
⎫    Olay sonrası yaşamında değişen şeyler ( evi, işi, okulu vs)

YARDIM ETME YOLLARI:


¥    1.KOGNİTİF DEVAMLILIK
¥    bilgilendirme ( Olan travmatik olay hakkında bilgi vermek , örn: depremin nedenleri vs)
¥    2.ROL DEVAMLILIĞI
¥    başedebilecekleri küçük işler vermek
¥    yardım etmelerini sağlamak
¥    3.SOSYAL DEVAMLILIK
¥    arkadaş bağlantılarını sürdürmek
¥    yanlız bırakmama
¥    haberleşme


¥    4. TARİHİ SÜREKLİLİK

Yine olaydan önceki gibisin, bunlar anormal duruma verilen normal tepkiler . travma yaratan olaylardan sonar insanların farklı tekiler vermesi normaldir fikrinin anlatılması.

¥    5. DUYGUSAL SÜREKLİLİK

Kişinin önemsendiğini, birilerinin onun için uğraştığını bilmesi, dinlendiğini anlamasını sağlamak

¥    6. PSİKOLOJİK DEVAMLILIK

¥    aktiviteler ( sanat atölyeleri, spor etkinlikleri, yardım çalışmaları, geziler, seminerler vs)

TRAVMA GEÇİREN KİŞİLERE YARDIM EDEN KİŞİLER OLARAK SÜREKLİLİK PRENSİBİNE DİKKAT ETMELİYİZ.


Kişilerin “Hayatımda değişmeyen ne var ?”
sorusuna yanıt üretilebilmeleri iyileşmelerini hızlandırır. Travma öncesinde hayatında olan şeylerle şu an hayatında olan şeyler arasında ortak neler var? Bireylerin kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlamak için önceki yaşantılarına hızla dönmelerini sağlamak önemlidir.

TRAVMA YAŞAMIŞ BİREYLERE YARDIM KONUSUNDA ÇALIŞIRKEN KENDİNİZİ KORUMAK İÇİN EN ÖNEMLİ  KURAL ŞUDUR:

Kendinize çok iyi bakın, iyi beslenin, iyi uyuyun ve ekip olarak çalışın.
Farklı kültürlerde çalışırken:
¥    Dile dikkat etmemiz
¥    Sınırları korumamız
¥    Değerlere dikkat etmemiz ( o topluluğun inançları, değerleri, gelenek ve görenekleri nedir bilgi edinmeliyiz)
¥    Bireysel duruşumuz
¥    Giyim-kuşam
¥    Hal-tavır vb. önemlidir.

Çocuk-Gençlik Fotoğraf Atölyeleri Pratikleri; İzlenimler, Birikenler

Çocuk-Gençlik Fotoğraf Atölyeleri Pratikleri; İzlenimler, Birikenler

Cenk Ötkünc


    Bu sunum 2009 yılında “Tarihiyle Yaşayan Semtimiz Kasımpaşa”, 2010’da  “Beyoğlu’nun Farklı     Yüzleri”, 2011 yılında “Geçişler”, 2012’de “Emek” temalı lise öğrencileriyle okul, Beyoğlu Belediyesi ve İFSAK’ın katkılarıyla yapılan çalışmaların yanı sıra 2010 yılında İstanbul Gençlik     ve Sanat Bienali’ndeki “Öğrenci Fotoğraf Atölyeleri” ile 2011 yılında Anadolu Kültür tarafından desteklenen Tütün Deposu’nda gerçekleştirilen “Tophane Çocukları Fotoğraf Atölyeleri” pratikleri üzerinden gerçekleştirilecektir.

    Yöntem Üzerine 

 

    Bütün bu çocuk-gençlik fotoğraf atölyelerinin tek tek analizlerine girmek uzun bir zaman     alacağından bu süreçlerin doğurduğu deneyimler üzerinden bazı sonuçlar çıkarmak ve bunu     tartışmaya açmak daha faydalı olacaktır. Bu sunum 3 temel soru, o soruların yanıtları ile daha sonra tartışılması önerilen çeşitli tartışma başlıklarından oluşmaktadır.

1) Çalışmalar nasıl başladı?


“Bu çalışmalar tamamen gönüllü, fotoğrafa ilgi duyan çocuk ve gençlerin talepleri doğrultusunda başlamıştır” demek doğru olmaz. Bütün projeler bu işleri yapmak isteyen yetişkin kişiler veya bunların bağlı olduğu kurumlar tarafından başlatılmıştır.

2009 yılında “Tarihiyle Yaşayan Semtimiz Kasımpaşa” işi, Dilnihat Özyeğin Anadolu Lisesi Fotoğraf Topluluğu (DİLFOT) ile Beyoğlu Belediyesi, 2010  “Beyoğlu’nun Farklı Yüzleri” ile 2011 yılında gerçekleştirilen “Geçişler” temalı işler, “İFSAK Fotoğraf Günleri” kapsamında, 2012’de “Emek” temalı çalışma ise DİLFOT tarafından gerçekleştirilmiştir.

Örneğin benim çalıştığım lisede bu süreç ilgi alaka duyan öğrencilerin yanı sıra, Özcan Yurdalan gibi kimi bağımsız fotoğrafçıların bu tür şeylere ön ayak olmasını, bu çalışmaların çeşitli aşamalarında öğrencilerin yanında olan; Kadri Erdem, Murat Coşkunçay, Hüray Kazan, Atabey Pusat, Alper Baler, Burak Şenbak, Serkan Turaç gibi fotoğrafçıların desteğini, İFSAK, Beyoğlu Belediyesi, Anadolu Kültür gibi kimi kurumların dönemsel olarak bu tür çalışmalara yönelmelerini saptamak gerekir. 2009 yılında yürütülen ve Kasımpaşa Turabibaba Kütüphanesi’nde açılan sergiye, Beyoğlu Belediyesi, fotoğraf basım masrafları ile sergi mekânı konusunda, 2010 ve 2011 yıllarında düzenlenen işlere ise İFSAK aynı biçimde destek olmuştur. 2010 yılında İstanbul Gençlik ve Sanat Bienali’ndeki “Öğrenci Fotoğraf Atölyeleri” merkezi bir organizasyonun parçası iken, 2011 yılında Tütün Deposu’nda açılan Tophane çocuklarının fotoğraf sergisinin basım masrafları ile mekân desteği “Anadolu Kültür” tarafından sağlanmıştır.

Tartışma başlığı:
İşin öznesi olan öğrenciler onları yönlendirecek olan eğitmenler ve bu çalışmaları destekleyen kurumlar arası ilişkiler nasıl başlamalıdır? Bu tür bir atölye başlarken tarafların yaklaşımı nasıl olmalıdır?

2) Çalışmaların organizasyonu nasıl sağlandı?

Çalışmaların organizasyonu eğitimci ve onun birlikte çalıştığı kurumlar tarafından sağlanmakla birlikte bütün çalışmalarda katılımcıların fikirlerini almaya ve süreci birlikte inşa etmeye önem verilmiştir.

Çalışmalar sırasında eğitmenler ve kurumlar tarafından bu işe istekli öğrenciler bir araya getirilmiştir. 2009 yılındaki bir okul ile başlayan çalışmalar sonraki yıl üç daha sonraki yıl ise yedi okula çıkmıştır. Burada kurumlarla kurulan ilişkilerden sonra okulda bu işe gönüllü katılmak isteyen öğrenciler saptanmıştır. Bu öğrencilerin velileri teker teker aranarak çalışma hakkında bilgi verilmiştir. Okul idarelerine gerekli başvurular yapılarak izinler alınmıştır. Okul dışında yürütülen Tütün Deposu’ndaki atölye için ise Tophane çevresindeki evler telefonla aranarak, Bienal’de ise önce gelen ziyaretçilerden istekli olanlar sonrasında ise çeşitli okullara ulaşılarak bir planlama yapılmıştır. Tütün deposunda toplam 17 çocuğun katılımı gerçekleşirken Bienal’deki çalışmaya İstanbul’un değişik bölgelerinden 12 okul katılmıştır. Lisede olanlar ise okulun içinden bir öğretmenin öncülüğünde İFSAK gibi çeşitli kurumlarda fotoğraf işiyle uğraşan aktivistlerin desteğini alarak yürümüştür. Okuldaki çalışmalarda öğrenciler aynı mekânda olduklarından toplanmaları daha kolay olmuş diğer alanlarda ise farklı yerlerden geldiklerinden çeşitli zorluklar yaşanabilmiştir. Genelde haftada bir ya da iki gün toplantılar için ayrılmış eğitimler belirlenen gün ve saatler içinde yapılmıştır. Bu noktada karşılaşılan güçlüklerin başında bu saatler ve günlerde çeşitli nedenlerden kaynaklanan sorunlardır. Öğrencilerin ailelerinden izin alamama, eğitmenin özel işlerinin çıkması, çalışma yapılacak mekânın sıkıntıları gibi.

Tartışma başlığı: Bu çalışmalar katılımcılar, eğitmenler ve kurumun desteği ile yürüyorsa bunun organizasyonu ve yürümesi belli bir örgütlenmeyi gerektirmez mi? Sürecin sağlıklı ilerlemesi için nasıl bir işleyiş organizasyonu gerekir?

3) Çalışmalar nasıl yürüdü?

Bu çalışmaları lise ortamında okul içinde yürütülenlerle okul dışında yürütülenler olmak üzere ikiye ayırmak gerekir. Fakat her iki düzeyde yürüyen çalışmaların birbirine benzer yanları olduğunu da saptamak gerekir.

    “Bütün bu atölyeler çalışmaların içeriğinin katılımcılar tarafından özümsenmesiyle başladı” demek doğru olmaz. Hatta işler çoğu zaman eğitmen ve kurum tarafından bir şekilde belirlenen temaların öğrencilere verilmesiyle yürüdü demek yanlış olmaz. Örneğin İFSAK’ın     50. Kuruluş yılı etrafında düzenlenen “Buluşmalar” temalı iş zaten yetişkinler tarafından yapılıyordu. Kimi eğitmenler “neden bunu öğrencilere taşımıyoruz” diye karar aldılar     ve  süreç ondan sonra başladı. Her ne kadar faaliyetlerin pek çoğu bu şekilde başlasa da sürecin her aşamasında katılımcıların önerilerini, eleştirilerini almaya özen gösterilmiştir.     Tema üzerine yapılan 2-3 toplantıdan sonra ise temel fotoğraf eğitiminin verildiği     geçilmiştir.  Burada atölyenin yaş grubu, temanın içeriği gibi noktalara dikkat edilmiştir. Bu     temel eğitim süreci devam ederken her toplantıda tema üzerine tartışmalar yapmaya özen     gösterilmiştir. Bu toplantılar İFSAK ve Turabiba Kütüphanesi salonlarında yapılmıştır.  Her dersin sonunda öğrenciler küçük gruplar halinde fotoğraf çekimlerine çıkmışlardır. Okullar birden üçe, ordan yediye evrilirken 2011 yılında yürütülen çalışmayı önceki yıllarda bu faaliyetler içinde yer almış fakat liseden mezun olmuş olan öğrenciler sürdürmüştür. Daha önce DİLFOT katılımcısı olan fakat sonradan mezun olmuş olan Merve Gürel, Canan Poyraz, Pınar Kapudan, İlhan Beyezay,  Nurşah Söğüt, Esra Münevver Kahya, Mert Ağca gibi öğrenciler alt gruplar oluşturarak yardımcı eğitmen olarak projelerde görev almışlardır. Bu durum her ne kadar yakın yaş olmasından kaynaklı bazı riskler taşısa da “öğrencinin dilinden en iyi öğrenci anlar” anlayışından hareketle genelde verimli geçilmiştir. Çalışmanın her aşamasında alt gruplardan sorumlular aracılığıyla raporlar istenmiş ve yardımcı eğitmenlerle düzenli toplantılar yapılmıştır. Özellikle başta belirtilen kurumlarla yapılan görüşmeler bu yardımcı eğitmenlerin üzerinden gerçekleştirilmiştir.

    Diğer yandan Bienal ve Tütün Deposu’nda drama yapılandırması içinde yer alan kimi teknikler çalışmaların içine yedirilmeye çalışılmıştır.  Drama olanla olması gereken arasındaki o kalın     duvarı aşmaya çalışan ve eğitimi “yaparak yaşayarak öğrenme” ilkesi etrafında     yapılandırmaya çalışan bir eğitim yöntemdir. Bu iki çalışmanın içine çeşitli drama teknikleri serpiştirerek katılımcıların çeşitli oyunlar etrafında sürece katılmaları sağlanmıştır. Örneğin Tütün Deposu’nda bir grup kürt çocuk, bir grup roman bir grup da türk çocuktan oluşan bir katılımcı kompozisyonu mevcuttu. Bu çocuklar en başta aralarında fiziksel şiddet de dâhil olmak üzere son derece dağıtıcı bir yola başvuruyorlardı. Bu gerginliği aşmanın en güzel     aracı oyundu ve çocuklarla ilk iki üç hafta oyunlar oynayarak birlikte olunabileceği     gösterildi. Sonrasında ise temel fotoğraf eğitimi gene oyunlar etrafında verilmeye     başlanmıştır. Çocukların sergi ortamında sağladığı birliktelik en başta şüphe dolu     gözlerle atöyeye bakan ailelere  yansımıştır. En başta son derece tedirgin olan aileler daha sonra     isteyerek ve teşvik ederek çocuklarını yollamaya başlamışlardır. Johan Huizinga’nın “Homo Ludens” kitabında anlattığı gibi “oyun oynamak” tüm buzları eritmiş çocukları sürece çok daha aktif katmıştır. Yaklaşık üç ay sonra “Tophane ve İnsan” konulu sergilerini açtıklarında baştaki gerginlik yerini dayanışmanın getirdiği paylaşım duygusuna bırakmıştır.

    Bienal’de de drama tekniklerinden yararlanarak bir fotoğraf atölyesi oluşturulmaya     çalışılmıştır. Bu konuda çeşitli kostümlerden de yararlanılmıştır. Bir drama tekniği olan “Rol Kartları”  oluşturularak katılımcıların bu sahneleri doğaçlamaları istenmiştir. Bir aşamada ise farklı gruplar arasında geçişler yapılmıştır. Yaklaşık iki saat süren etkinliğin her aşamasında katılımcılardan fotoğraf makinesiyle canlandırdıkları oyunun çekimi istenmiştir. Atölyenin sonunda her bir grubun çektiği fotoğraflar çıktısı alınarak mekânın değişik yerlerine asılmıştır. Atölyenin sonundaki değerlendirme aşamasında ise süreç “değişim” teması atölye süreci ve ötesini de içine alarak tartışılmıştır.

    Tartışma başlığı: Çocuklarla fotoğraf atölyelerinde drama bir eğitim metodu olarak nasıl kullanılabilir? Bu metodun kazanımları neler olabilir?

    Bütün bu çalışmaların değişik mekânlarda sergilenmesine özen gösterilmiştir. Örneğin     Kasımpaşa Turabiba Kütüphanesi bahçesi, Taksim Metro, İstiklal Caddesi Genç Sokak     Etkinlikleri kapsamında İstiklal Caddesi, Şişhane’de bulunan Beyoğlu Gençlik Merkezi, Aydın     Üniversitesi, Kabataş Antrepo, Tophane Tütün Deposu…

23 Ocak 2014 Perşembe

Çocuklar Sıra Sizde

ÇOCUKLAR SIRA SİZDE

 

SABRİ ÖZDEMİR     


FOTOĞRAFÇILARIN VAZGEÇİLMEZ MODELLERİNDEN BİRİ ÇOCUKLARDIR,
İSTER SAVAŞTA, İSTER SOKAKTA İSTER OKULDA EVDE VE OYUN ALANLARINDA OLSUN HEP ÇOCUKLARIN FOTOĞRAFLARI ÇEKİLİR VE OBJEKTİFİN ÖNÜNDE  DURURLAR.
BU ÇALIŞMAYLA SIRA SİZDE DİYEREK BU SEFER ÇOCUKLARI OBJEKTİFİN ÖNÜNDEN ARKASINA ALDIK.
ONLARIN GÖZÜNDEN AİLELERİNİ , SOKAKLARINI, MAHALLELERİNİ VE KENTLERİNİ NASIL GÖRDÜKLERİNİ FOTOĞRAF DİLİNİ KULLANARAK BİZE ANLATMALARINI İSTEDİK.
ÇÜNKÜ MERAK ETTİĞİMİZ O ÇOCUKSU VE HESAPSIZ BAKIŞLARIYLA BU GÜNÜ FOTOĞRAFLAYIP BİR BELLEK OLUŞTURARAK BU GÜNÜ YARINA ANLATMALARINI HEDEFLİYORDUK. 

 

BATMAN


4 ERKEK 1O KIZ TOPLAM 14 ÇOCUKLA BAŞLANDI
14 ÇOCUKLA BİTİRİLDİ.
BATMAN KÜLTÜR VE SANAT DERNEĞİ EĞİTİM SALONU
1 EĞİTİMCİ
ÇALIŞMAYI GERÇEKLEŞTİREN KURUMLAR
ANADOLU KÜLTÜR AŞ NİN PROJELERİNDEN BİRİ OLDUĞU İÇİN PARASAL DESTEĞİ BAZI ORTAKLAR BULARAK  SAĞLADIĞINI BİLİYORUM.
SADECE ÖNGÖRÜLEMEYEN BAZI BATMAN ATÖLYESİNE ÖZGÜ SKINTILARI YEREL KAYNAKLARDAN SAĞLAMAK DURUMUNDA KALDIM ONLARI KISACA ANLATABİLİRİM.
EĞİTİM SALONU PROJEKSİYON CİHAZI VE KATILIMCI 14 ÇOCUKTAN 9 UNUN KÖYDEN GELİYOR OLMASI NEDENİ İLE GİDİŞ GELİŞLERİ ARAÇ TEMİNİ GİBİ.
BU ÇALIŞMADAN SERGİ VE KİTAP ORTAYA ÇIKTI FOTOĞRAFLA HATIRLAMAK ADIYLA.
BU ATÖLYE İLK ÇALIŞMAMDI BAŞLARKEN METODİK BİR YOL OLUP OLMADIĞINI BİLMİYORDUM O YÜZDEN GÖZLEM VE ANALİZ YOLUYLA ÇALIŞMALARA YÖN VERMEYE  ÇALIŞTIK VE BUNU MÜMKÜN OLDUĞU KADAR ÇOCUKLARLA BİRLİKTE YAPMAYA ÇALIŞTIK
ÇOCUKLARLA OYUNLAR OYNAYARAK ŞARKI SÖYLEYEREK HİKAYE OKUYUP OKUDUĞUNU ANLATMA,  YAZARAK ANLATMA, RESİM ÇİZEREK ANLATMA, KOLAJ YAPARAK ANLATMA VE SON OLARAK FOTOĞRAF ÇEKEREK ANLATMA GİBİ
KISA GÜNLÜKLER TUTARAK BUNLARI YAPARKEN BUNLARI YAPIYOR OLMANIN ÖTESİNDE BİRBİRİMİZİ DİNLEMEYİ SÖZ BİTİNCEYE KADAR, VE SONRA ANALTILANLA İLGİLİ SORULAR SORMANIN ÖNEMİNİ ANLATMAYA ÇALIŞTIK.
ÇOCUKLARI DİNLEDİKÇE ONLARA VE ONLARIN BİRBİRİNE SORDUĞU SORULAR VE ALINAN CEVABLAR YOL GÖSTERİCİ OLUYOR  YENİ VE FARKLI METODLAR  KENDİLİĞİNDEN GELİŞİYORDU.
HAYIR ÇÜNKÜ  BİLİNEN ÖRGÜN EĞİTİM VE YAYGIN EĞİTİM METODLARI DAHA ÇOK TEK BAKIŞ VE ALGILAMA YARATIR ÖZELİKLEDE ÇOCUKLAR ÜZERİNDE OYSA BİZİM  AMAÇLADIĞIMIZ BİR GRUB İÇİNDE ÖZGÜN BAKIŞ VE ALGILAMA İÇ GÜDÜSÜNÜ GEELİŞTİRMEYE ÇALIŞMAKTI.
ÇALIŞMA SIRASINDA MUTLAKA ÇCUKLARIDA KATARAK ÇALIŞMANIN İLKELERİYLE İLGİLİ KURALLAR BİRLİKTE BELİRLENMELİ VE BU KURALLARA ÖNCELİKLE  EĞİTİMCİ UYMALI.
ÇALIŞMA SIRASINDA KARŞILAŞTIĞIMIZ ZORLUKLARDAN BİRİ EĞİTİM SALONUNUN BUNALTICI DERECEDE SICAK OLMASIYDI BU SORUNU 2 HAFTA YANİ 4 OTURUMU KLİMASI OLAN HASANKEYFİ YAŞATMA GİRİŞİMİ DERNEĞİNİN SUNUM SALONUNDA YAPARAK AŞMAYA ÇALIŞTIK.
FOTOĞRAF ÇEKİM AŞMASINDA İSE ÖZELİKLE KÖYDEN GELEN 9 ÇOCUĞUN DA AİLELLERİN FOTOĞRAF ÇEKMELERİNE İZİN VERMEDİĞİNİ AZARLADIĞINI BELİRTMESİ ÜZERİNE BİR SONRAKİ OTURUMU BATMAN MERKEZDEN KATILAN 5 ÇOCUĞUDA ALARAK KÖYDE YAPMAYA KARAR VERDİK VE ÇOCUKLARDAN BİRİNE HAFTAYA SİZİN EVE MİSAFİR OLACAZ BABANA SÖYLE BİZE YEMEK HAZIRLASIN DEDİK GİTTİK ÇOCUKLARIN ÇOĞU AKRABA OLDUĞUNDAN BÜYÜKLERİDE TOPLANMIŞ BİZİ BEKLİYOR GÖRDÜK BABALAR AMCALAR ABİLER KARŞILADILAR BİZİ BÜYÜK BİR BAHÇEDE  AĞIRLADILAR.
ÇALIŞMANIN AMACINI İLKELERİNİ ÇOCUKLARA VERECEĞİ FAYDAYI ANLATARAK DİLİMİZ DÖNDÜĞÜNCE İÇLERİNDEN BİRİ DAHA ÖNCE TANIDIĞIM BİRİ ÇIKINCA İKNA ETMİŞ OLMANIN VERDİĞİ MUTLULUKLA BİZİM İÇİN HAZIRLANAN YEMEĞİ YEDİKTEN SONRA GERİ DÖNDÜK.
ÇOCUKLARIN KÖYDEN GELİŞ GİDİŞLERİ İÇİN BELEDİYE İLE YAPILAN GÖRÜŞMELERDEN SONRADA BİR ARAÇ TAHSİS ETİREBİLDİK ÇALIŞMA İÇİN 10 MAKİNA ÖNGÖRÜLMÜŞTÜ BU DURUMDA 4 EKSİK MAKİNAMIZ VARDI BİR SÜRE 2 KİŞİ BİR MAKİNAYI KULLLANMAK ZORUNDA KALDI BELEDİYEDEN 4 MAKİNA TEMİN EDİP BU SORUNUDA ÇÖZMÜŞ OLDUK ÇALIŞMADA YOL KATTETT,KÇE ÇALIŞMAYA FOTOĞRAFÇILAR DIŞINDA UFUK AÇICI YOL GÖSTERİCİ OLABİLECEĞİNİ DÜŞÜNDÜĞÜM BİR AVUKAT İŞADAMI OLAN SABİH ATAÇ , EĞİTİMCİ ÖYKÜ VE ROMAN YAZARI OLAN SN YAVUZ EKİNCİ VE EĞİTİMCİ ÖYKÜ YAZARI VE ÇOK İYİ BİR ELEŞTİRMEN OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜĞÜM SN MEHMET ŞARMANI FARKLI ZAMANLARDA ÇOCUKLARLA 1 ER SAAT GEÇİRMELERİ İÇİN DAVET ETTİM KIRMAYIP GELDİLER ÇOK FAYDALI OLDUĞUNU SÖYLEYEBİLİRİM ÖYLE Kİ (XERİ NİN OKUL MESELESİ).
BU ÇALIŞMADAN SONRA EN SEVMEDİĞİ YERİN OKUL OLDUĞUNU VE OKUMAYACAĞINI ÇOBANLIĞI SEVDİĞİNİ ÇOBAN OLACAĞINI SÖYLEYEN XERİ ATÖLYENİN SONUNA DOĞRU BENDEN HİKAYE KİTAPLARI İSTEMEYE BAŞLAMIŞTI DAHASI BİR SONRAKİ ÇALIŞMASININ SINIFIN KURALLARI OLACAĞINI SÖYLÜYORDU.
BU TÜR ÇALIŞMALAR EĞİTMEN OLARAK BANA TECRÜBE DENEYİM  KAZANDIRDIĞI GİBİ ÖĞRETİCİ OLDUĞUNU DA SÖYLEMEDEN GEÇEMİYECEM.
ÇALIŞMA KISA SÜREDE SOSYALŞEMELERİNİ ÖZGÜVEN KAZANMALARINA UZUN VADDE DE ÇEVRELERİNDE OLUP BİTENLERE SORGULAYAN GÖZLERLE BAKMALARINA  AİLEDE SOKAKTA MAHALLEDE  YAŞAMLARINDA BİR DURUM YADA OLAY KARŞISINDA TEPKİSİZ KALMAMA DOĞRU TEPKİLER KOYMA BİLİNCİ GELİŞTİRECEĞİNE İNANIYORUM.
ÇOCUKLARLA ÇALIŞMANIN TANIMLI BİR MÜFREDAT VE İŞLEYİŞE İHTİYAC ELBETTE VARDIR  AMA BANA GÖRE FARKLI KÜLTÜR VE SOSYAL SINIFLARDAN GELEN ÇOCUKLARIN HAYATA BAKIŞI VE HAYATI ALGILAMALARI  DA FARKLILIKLAR GÖSTERİR  BU YÜZDEN MÜFREDAT OLMALI AMA MFÜREDATA  MUTLAK BAĞLI KALMAMALIYIZ  EĞİTMENLER OLARAK BİZLER DİYE DÜŞÜNÜYORUM.

BU ÇALIŞMALAR MUTLAKA SÜRDÜRÜLMELİ ÇÜNKÜ BEN 3 YIL ÖNCE 11.14 YAŞ ARASI ÇOCUKLARLA YAPTIĞIMIZ ÇALIŞMADA BELKİ BASİT KÜÇÜK BİRBİRİNE BENZER HİKAYELER ANLATILAR BİZE ÇOCUKLAR, EN ÇOK İSTEDİĞİM ŞEY İSE BİRLİKTE ÇALIŞTIĞIM O ÇOCUKLARLA 2 YIL SONRA YANİ 17-20 YAŞ ARASI OLMUŞ OLACAKLAR SANIRIM TEKRAR BİR ARAYA GELEREK BİRDE O YAŞTAKİ YAŞAMA BAKIŞ ALGILARIYLA BİZLERE NASIL HİKAYELER LE GERİ DÖNECEKLERİNİ NELERİ KAYIT ALTINA  ALACAKLARINI ÇOK MERAK EDİYORUM AÇIKÇASI...

Van Fotoğrafçı Çocuklar Atölyesi

VAN FOTOĞRAFÇI ÇOCUKLAR ATÖLYESİ

İKRAM KAPAGAN

Çalışmayı tamamlamayan çocukların nedenleri; 

 

1-Konteynırkentlerde yer alan güvenlik görevlilerinin atölyeyi yanlış lanse edip çocukları ve aileleri engellemeleri
2-Konteynır kentlerde var olan kuran kursuna katılan çocukların zamanlama problemi yaşamaları,
3-bazı ailelere ve çocuklara atölyenin cazip yada ilgi çekici gelmemesi.
4-başka konteynır kent ve evlere taşınmalar.
Çalışma grubunun sürekli katkıyı sağlamak için uyguladığı yöntemler ve çabaları;
1- yanlış lanse edilmesinin önüne geçmek için güvenlik görevlilerine atölyenin misyonu ve çalışma şekli anlatıldı
2-zamanlama sıkıntısı yaşayan çocukların atölye programı onların uygun zamanına göre ayarlandı.
3-çalışma ailelere anlatılıp etkinliklere davet edilerek ilgi çekici hale getirilmesi sağlanılmaya çalışıldı.

Çalışmayı sürdüren eğitimci sayısı 24. iş bölümündeki görevleri genelde fotoğrafçı olan eğitmenler programda var olan pedagojik etkinlikler ile fotoğraf etkinliklerini beraber uygulayan ve çocukların yoğunluğundan dolayı bir başka alanda eğitmenlerin çocuklarla eğitsel oyunlar ve etkinlikler gerçekleştirenler ile aile -çocuk ve atölye ilişkisini sağlamaya çalışan eğitmenlerin görevlerinden birkaçı.

Çalışmayı gerçekleştiren kurumlar:


1-Anadolu Kültür Merkezi
2-Fotoğraf Vakfı
3-Galata Fotoğrafhanesi
4-Nar Photos

Parasal kaynağın temini;

 

Garanti bankası Ve parasal destek sunan şahışlar.

Çalışma sonuçlarında ortaya çıkan ürünler:

 

Van da 5-12 Ekim tarihleri arasında çocukların katılımı ve bazı STK 'lar ve Van Belediye başkanının ve çalışanlarının katılımıyla açık hava sergisi gerçekleştirildi.
Yine Van Depreminin 1.yıl dönümünde 23 ekimde 13:41 adlı deprem sergisi ile beraber açık hava da sergi.
İstanbul da 12 Aralıkta bir hafta boyunca Galatasaray lisesinin önünde açık hava sergisi ve Cezayir Toplantı salonunda sergi ve basın açıklaması.

Çalışma sonrasında uygulanan metod kısa fotoröportajlar, daha çok fotoğrafla ilgili terimlerin tanıtımı ve çeşitli etkinlikler gerçekleştirildikten sonra çocukların istedikleri-istemedikleri,sevdikleri-sevmedikleri,hoşlandıkları-hoşlanmadıkları vs. şeylerin çekimi ile gerçekleştiriliyordu.
Çalışma örgün ya da yaygın eğitimin metodolojilerine başvurulmadı.alternatif eğitim metodoloji
sine uygun düşecek anlayış ve yaklaşımla hareket edildi.gönüllü eğitmenler ve gönüllü insanların katılmasıyla çalışma ekibi kurularak dayanışma ve ortak hareket anlayışı ile çocuk merkezli ,doğada, serbest ortamda çocukları dört duvar arasına mahkum eden anlayıştan uzak,birlikte  öğrenme anlayışı esas alınarak atölye gerçekleştirildi.

Çalışma sırasında uyulan ilkeler: 

 

1-Yaklaşım öğretmen -öğrenci ilişkisi şeklinde değil Beraber öğrenmeyi esas alan ve eğitmenlerin çocuklara rehberlik ettiği bir yaklaşımdı.

2-Dil ;çocukların kendi ana diileri olan kürtçe ve türkçe diliyle eğitim ortamı sağlandı.çocuğa ego zedeliyici dil yerine Ben dili ,empatik yaklaşım ve ego destekleyici dil uslupları kullanılacak şekilde yürütüldü .

3-Etik açısından çocukların ve ailelerin yaşam alanlarına, yaşam tarzına ve fikirlerine, değerlerine uygun ve saygı gösterilerek gerçekleştirilmeye çalışıldı.

4-çalışma esnasında etkinliklerde estetik kavramını güzel-çirkin ,iyi -kötü vs. kavramlarından ziyade çocukların estetik yaratıcılıkları ortaya çıkarmayı esas alan ortam ve yaklaşım sergilendi.

5-oryantalist bakış açısına yol açmayacak tutumlar ve ilkelere göre hareket edilmeye çalışıldı.

Çalışma sırasında karşılaşılan zorluklar ve çözümler;


1-konteynır kentlerde depremin yaratmış olduğu travmadan ötürü ve çocukların kendilerini ifade edebilecekleri ya da enerjilerini boşaltacakları alanların ,etkinliklerin olmayışı ve tek etkinliğin atölye olması çocuklarda enerji birikmesine yol açtığından zaman zaman bunun atölyeye olumsuz davranışlarla yansıması.

2-bu olumsuz davranışlar ;çadırın yırtılması şeklinde ,kontrol etmede ,etkinliklerin gerçekleştirilememesi sıkıntı yaratan durumlardı.

3-konteynır kentlerde olan güvenlik güçlerinin atölyeyi yanlış lanse etmesinden kaynaklı ailelerin ve çocukların atölyeyi zaman zaman şüpheyle karşılaması

4-zaman zaman bilinçsizce gelişen  var olan durumları ajite etme ve durumlara olağan üstünlük katma nedenleriyle  eğitmenlerde duygusal yoğunluklara yol açması ve bundan  işleyişin zaman zaman sapması  sıkıntı yaratan durumlardandı.

5-eğitmenlerin zaman zaman dil konusunda problem yaşamaları .

 

Çözümler: 

 

1-çadırı yırtmalarının önüne geçebilmek için çadırı beraber onararak ,yaşam alanların ı kendilerine ait olduğunu hissettirerek ,sorumlulukları paylaşarak önüne geçilmiş oldu ki her sabah eğitmenlerden önce çocuklar atölyeye gelip atölyeyi temizleyip ,düzenleyerek eğitmenleri beklemeleri atölyeyi zamanla ne kadar benimsediklerinin göstergesiydi.
2-Konteynır kentlerdeki güvenlik güçlerinin yaratmış olduğu algıyı değiştirmek için atölyenin amacı ve misyonu güvenlik güçlerine ve ailelere anlatılarak çözüm bulunuldu.

3-Bilinçsizce orataya çıkan Oryantalist bakış(durumları ajite etme ve olağanüstülük katma) açısının yaratmış olduğu sıkıntıların giderilmesi için Özcan hocamız sürekli bu mesele üzerine mail grubunda tartışmaya açıp eğitmenleri yönlendirerek sorun giderilmeye çalışıldı.

4-Dil konusunda Kürtçeyi bilen çalışma arkadaşlarını organize ederek bu eksiklik de giderilmeye çalışıldı.

Çalışma Sırasında Kullanılan araç -gereç ana ekipman ve yardımcı ekipmanlar;

Ana Ekipmanlar :Dijital Fotoğraf Makineleri,hafıza kartları, projeksiyon,diz üstü bilgisayar, etkinlikler için kırtasiye malzemeleri(boya,kalemler ,fon kartonlar,borular,kovalar,mercekler,aynalar vs.)

Yardımcı ekipmanlar: Vantilatörler,yangın tüpü,minderler,temizlik malzemeleri vs.

 

Çalışma sırasında çocukların aileleri ve çevrede yaşayanlarla nasıl ilişkiler kuruldu.karşılaşılan problemler ve çözümler: 

 

Çalışma sırasında ilk önce çocukla iletişime geçilip atölye çalışmasında yapılacaklar anlatıldı.sonrasında ailelere de atölye çalışması anlatıldı.atölyeye davet ettik eğitmen ve çocukların ilişkilerini,ve yapılan etkinlikleri gözlemlediler. çevreden merak eden insanları davet ettik.çevredeki insanlar ve aileler çadır kurulumunda ve atölyenin etrafını güzelleştirme adına her çalışmamıza katıldılar destek verdiler. evlerine davet ettiler misafir olduk bu da karşılıklı güven duygusunu artırdı.biz de her hafta sonu çocukların çektiği fotoğrafları sergileyerek hem cevredeki insanları hem de aileleri davet ettik.sergiyi çocuklarıyla beraber gezdiler sergi de ikramlar sunduk çocukların çekmiş oldukları fotoğrafları değerlendirdiler.atölyeyi ve sergileri beraber gerçekleştirdik diyebiliriz.

Çalışmaya katılan fotoğrafçı olmayanlar ve vasıfları;
Fotoğrafçı olmayıp çalışmaya katılan çok kişi vardı.bunlar belediye çalışanları,ev kadınları,mahalledeki gençler, bazı STK çalışanları,sınıf öğretmenliği ve okul öncesi öğrencileri,kadın aktivistler idiler. çalışmaya herkesin farklı farklı katkıları oldu kimisi çadır kurulumunda yardımcı oldular,kimisi çocuklarla değişik eğitsel etkinlikler gerçekleştirdi, kimisi sergiye yardım ettiler ,kimileri atölye bünyesinde kadınlara ve çocuklara sağlık taraması ve eğitici seminerler düzenlediler kimisi çocuklara ulaşmamızda bize rehberlik ettiler kimisi çevre hakkında bizi bilgilendirdiler .Farklı farklı bir çok alanda çalışmaya katkıları oldu.

Çocuklarla fotoğraf çalışmalarının ''eğitmen ve organizasyon grubuna katkıları'
Eğitmen ve organizasyon grubuna iletişim ,farklı kültürleri tanıma va kaynaşma imkanı sağlar.
Çocukların dünyasını anlama fırsatı sağlar.
Foto-aktivizstlik alanında deneyım sağlar.,
Var olan önyargıların yıkılmasını sağlar.

Çalışmanın çocuklara kısa ve uzun vadeli katkıları;


Çocuklar kendilerin ifade edecekleri başka bir alanın da fotoğraf olduğunu kavradılar .
Çektiği fotoğrafların sergilenmesi beğeni toplaması özgüvenlerinin gelişimsine yol açtı.
Fotoğrafçılık diye bir alanın olduğunu ilerde hem hobi olarak meslek olarak fotoğrafçılık yapabilirim fikri oluştu.
Belgesel fotoğraf hakkında bilgi ve foto-röportaj hazırlama hakkında bilgi sahibi oldular.,
çocuklarda meydana gelen deprem travmasını iyileşmesine dönük katkısı oldu.
Fotoğrafın da bir itiraz dilinin bir aracı olabileceğinin farkına varıldı.
Eğlendirici ,keyif alıcı etkinliklerin mutluluğu yaşanıldı.
kitap ve sergi çalışması ile yaratıcılıklarının farkına varılması sağlanıldı.
Kendi ana dillerin atölyede ya da öğrenme ortamında kendini ifade etmenin mutluluğu yaşanıldı.
Van da atölye sonrası oluşturulan fotoğrafçılar ekibinin daha sonradan çocuklarla çalışmayı ilerletme fikrine varıldı bu yönde çabalar sarfedilip bu çocuklarla fotoğrafçılık üzerine uzun süreli çalışmalar yapılmaya çalışıldı.

Çalışmanın aileler ve çevre üzerindeki etkileri: 

 

Deprem ve sonrasında medya ve sosyal medya tarafından yükselen faşist söylemler.Depremzedelerde ekstra bir travmaya   yol açmıştı.atölyelerin kurulması ve gönüllü ağının oluşması hem halkları birbirine yakınlaştırdı hem de oluşan travmayı ve öfkeyi dindirici etkisi oldu.

Çocuklarının farklı alanlarda da yetenekli ve başarılı olabileceğinin düşüncesi doğdu.

 

ÇOCUKLARDA TANIMLI BİR MÜFREDAT VE İŞLEYİŞE İHTİYACI OLUP OLMADIĞI KONUSUNDAKİ DEĞERLENDİRMELER 

 

Atölye esnasında gözlemlediğimiz gibi çocuklar doğası gereği yakmaya ,yıkmaya ,kırmaya –dökmeye yatkındır.hareketlidir  ve kontrol etmek ve sağlıklı ,güvenli bir ortam oluşturmak oldukça güçtür.
Bunun önüne geçmek için ya da ortamı kontrol edebilmek için yapılacak etkinliklerin belli bir planlamasının olması lazım kanımca.Yoksa eğitmenin yol haritasının olmaması ortamı kaosa dönüştürebilir.
Bizim atölyelerimizde belli bir etkinlik şeması ve planlaması vardı bu da işimizi kolaylaştırıyordu.Etkinliklerimiz:kare kadraj,çiçek dürbünü,eğitsel oyunlar,Camera-obscura,periskop ve kolaj şeklindeydi.hergün farklı etkinlikleri çocuklarla yapmaya çalıştık.fakat benim gözlemlerim etkinliklerin az oluşu ve kısa sürede bitişi çocukta sıkkınlığa yol açıyordu ve sağlıklı bir ortam oluşturmada zorlanıyorduk. Etkinliklerimizi ne kadar çoğaltırsak hem çocuklar için hem de eğitmenler için daha yararlı olacağına inanıyorum. Ayrıca çocukların yaratıcılıklarını geliştirmeye ve farklı zeka alanlarının, yeteneklerinin farkına varmasında da yardımcı olabileceğini düşünüyorum.

BU ÇALIŞMANIN SÜREKLİ KILINMASI KONUSUNDAKİ DÜŞÜNCELER 

 

Atölyelerin kalıcı olabilmesi için daha çok kolektif çalışmaya dönüştürülmeli belli başlı kişilerin inisiyatifine bırakılmamalı.Herkes çalışmanın kalıcılığı açısından görüş bildirmeli ,sorumluluk almalı ve bunun için çaba harcamalı.atölyelerin başından sonuna kadar kişilerin inisiyatifine bırakılması kolektiflikten çıkması Kişiler üzerindeki yükü arttıracağından hem hataların çoğalmasına hem de amacından sapmaya yol açabilir.İktidar kavramına ve ego sürtüşmelerine zemin hazırlayabilir bu da Çalışmanın  popülist kaygılar üzerine yoğunlaşmasına
Yol açabilir ki bu da çocukları istismar etmeye kullanmaya yol açabilir,tehlikelidir . çocukları ve çalışmanın bütününü ego sürtüşmelerine ve iktidar kuruntularına zemin hazırlamayacak bir anlayışla hareket edilmeli  ve bu durumların analizi ve çözümü için  profesyonellerden ,pedagoglardan,sosyolog ve psikologlardan fotoğraf alanında yetkinleşmiş kişi ve kurumlardan destek alınmalı ya da çalışmaya dahil edilmeliler.

Atölye yapılacak yerde çocuklardan ya da gençlerden oluşan fotoğraf kalıcı bir yapı oluşturulup çalışma sonlandırmalı.Bu yapı kulüp ,dernek  ya da bağımsız bir grup şeklinde olabilir. yetenekli gençler ve çocuklardan oluşan bir ekip oluşturulup yereldeki fotoğrafçılarla beraber hareket etmeleri  ve destek almaları sağlanılmaya çalışılabilmeli.
STK lardan ,yerel yönetimlerden bu çalışmalrın kalıcılığı için girişilmede bulunabilmeli,
Atölyedeki  Çocuklarla  ya da gençlerle İletişim diri tutulmaya çalışılmalı merak ve ilgiyi sürekli canlı tutulmaya çalışılabilmeli.
Atölyeler üç aylık ya da beş aylık bir çalışma olarak düşünülmemeli  3 ayda ya da 5 ayda çocukların hayatına  nasıl etki edilebilmeli ve nasıl kalıcı olabilmeli düşüncesi hakim olmalı atölye boyunca.
Her çocuğun olmazsa bile bu işi devam ettirecek  çocukların elinde daha sonra uzun süre kullanabileceği fotoğraf makinları temin edilebilmeli.
Atölyenin çok kalabalık olmasından ziyade ne çok az ne de çok kalabalık olacak şekilde  çocuk sayısı sınırlı tutulmalı arta kalacak bütçe çalışmanın kalıcılığına harcanmalı.
Özellikle eğitmenlerin ya da organizatörlerde oluşan oryantalist bakış açısını ve çocukları ajite etme düşüncesinin kırılması için yine pedagoglardan,psikologlardan  ve fotoğraf alanında uzman kişilerden ve yereldeki   kişilerden destek alınmalı .
Deprem sonrası oluşan travmalar hakkında eğitmenlerin ve organizasyon grubunun bu konuda bilgi sahibi olmasına çalışılmalı ve depremzede çocuklara yaklaşım hususunda psikologlardan ya da uzman kişilerden destek alınmalı.